yıpranmak

yıpranmak
nsz
1. 磨破, 穿破, 穿坏, 把衣服穿破; 使用坏, 成为磨损的, 成为耗损的: Caketimin kolları yıpramış. 我的上衣袖子磨破了。Pabucum yıpranda, onartacağım. 我的鞋子穿破了, 要让人修理一下。Dikiş makinesi kullanıla kullanıla yıpradı. 缝纫机由于长期使用磨损了。Saatin aletleri yıpranmış. 表的零件磨损了。
2. 衰老, 丧失精力, 力气减退, 疲惫不堪: Büyükbabam 70 yaşına karşın hiç yıpranmadı. 我的祖父虽年已古稀, 但一点也不显老。Onun zekâsı hiç yıpranmış. 他的头脑一点也不迟钝。

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • yıpranmak — nsz 1) Zamanla veya çok kullanılma sonucu aşınmak, eskimek Gömleği ütülü ama yıpranmıştı. Y. Z. Ortaç 2) Makine veya makine parçaları aşınıp bozulmak Dikiş makinesi kullanıla kullanıla yıprandı. 3) Saygınlığı azalmak 4) mec. Çeşitli etkenlerle… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aşınmak — nsz 1) Birbirine sürtünerek incelmek 2) Eskimek, yıpranmak 3) Çıkıntıları silinmek, düzleşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çürümek — nsz 1) Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak Sen toprakta çürürsün canım kardeşim / Ben ayakta. B. R. Eyuboğlu 2) Sağlamlığını, dayanıklılığını yitirmek Onun gelişine kadar da kağşamış, çürümüş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eskimek — nsz 1) Eski duruma gelmek Artık eskidiğimiz için evde de pek telaş etmezler. R. N. Güntekin 2) Yıpranmak Yerde değerli ama artık eskimiş bir halı. T. Buğra 3) Yaşlanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • farımak — nsz 1) Güçsüz düşmek, yorulmak 2) Eskimek, yıpranmak 3) Vazgeçmek, usanmak Sakin olsam bu sevdadan farısam / Balsız kovan gibi bomboş olurum. Âşık Veysel 4) hlk. Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yıpranma — is. 1) Yıpranmak işi 2) tıp Doku bozukluğu Birleşik Sözler yıpranma payı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canı çıkmak — 1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek Çalışmaktan canım çıktı. 2) ölmek Herifin burnunu sıksan canı çıkacak. S. F. Abasıyanık 3) çok yıpranmak Her gün giyilmekten elbisenin canı çıktı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yaprulmak — yapışmak; yıpranmak III, 107 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • DAŞTEN — f. Tutmak, elde etmek, mâlik olmak, zimmetine geçirmek. * Zabtetmek, gasbetmek, almak. * Görüp gözetlemek. * Eskimek, yıpranmak, harab olmak, köhneleşmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”